8 Şubat 2008 Cuma

Emre Kongar'ın Türban Sorununa Çözüm Önerisi

Türban konusunda çözüm önerilerinin hem nitelik hem de nicelik anlamında sorunlu olduğu gerçeğinden hareketle, Emre Kongar'ın son derece samimi ve tutarlı bulduğum çözüm önerisini buraya taşımak istiyorum. Yazının aslı Kongar'ın sitesinde yayınlanmıştır*. Bağlantının değişmesi olasılığına karşı buraya da kopyalıyorum. Okumaya üşenenlerin hiç değilse yazının son bölümünü okumalarını öneririm.


_____________________________________________________________

EMRE KONGAR

TÜRBAN BUNALIMI İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİSİ


Politikacıların din istismarından kaynaklanan 60 yıllık bir süreç...

40 yıldır eğitim yoluyla empoze edilen bir oluşum...

Bir yandan siyaset ve din, öte yandan erkek egemen kültür tarafından kötüye kullanılan, toplumu ikiye bölen, görünür bir simge...

Hem dinsel, hem siyasal, hem toplumsal bir gösterge:

Türban ya da sıkmabaş...

Toplumda, özel yaşamda serbest...

Kamu görevinde yasak...

İmam Hatipler hariç, eğitimde ve üniversitelerde yasak...

* * *

İktidarın, Üniversitelerdeki yasağı kaldırma girişimi bir bunalıma dönüştü:

Bireysel bir özgürlük açılımı mı?...

Sistematik bir biçimde demokratik ve laik rejimin altını oyan, şeriata doğru giden yolda bir adım mı?...

* * *

Türban ya da sıkmabaş denilen ve topluma İslami tesettürün bir parçası olarak sunulan örtünme biçiminin Üniversitelerde serbest bırakılması, aslında bir rejim sorunu olarak görüldüğü için bunalıma dönüştü...

* * *

Çözümün nerede yattığını daha önce de yazmıştım:

Bunalımı aşmanın tek ve biricik yolu, türbanı, ya da sıkmabaşı bir "simge" olmaktan çıkarmak...

Dinsel inanç göstergesi iddiasından vazgeçmek...

Siyasal simge olarak kullanmamak...

* * *

Ey iktidar mensupları...

Ey onlara destek veren politikacılar...

Ey özgürlük adına bu politikayı destekleyen liberal aydınlar...

"Kamu görevlileri için yasak kalkmayacak" diyorsunuz...

"Üniversite öncesi eğitim kurumlarında yasak sürecek" diyorsunuz...

"Biz dinci bir rejim değil, demokrasi istiyoruz" diyorsunuz...

"Bu, şeriatçılık değil, özgürlükçülük" diyorsunuz...

Hatta, hatta, "Biz türbana değil, çene altından düğümlenen başörtüsüne özgürlük getiriyoruz" diyorsunuz...

Tamam o zaman!

İşte sizin söylemlerinize uygun bir çözüm önerisi:

Toplumu ikna edin!...

* * *
Türbanı ya da sıkmabaşı bir dinsel veya siyasal simge olarak kullanmadığınızı, kullanmayacağınızı, sadece bir yükseköğrenim özgürlüğü sorunu olarak gördüğünüzü söylem ve eylemlerinizle kanıtlayın!
* * *

İktidar sizin...

Yasama ve yürütme güçleri sizin denetimizde...

Devlet eliyle kızlarımızın başlarının örtülmesi uygulamasına son verin:

İslam'da kadınların imamlığı zaten caiz olmadığından, Kız İmam Hatip Liselerini kapatın.

İmam Hatip Liselerinde okuyan kızları öteki meslek liselerine kaydırın.

Kız yurtlarındaki örtünme baskılarını önleyin...

Hastahanelerdeki, belediyelerdeki, öteki devlet dairelerindeki türban uygulamalarını sonlandırın...

Türbanlı çocuklarla ilgili ödül törenlerini, gösterileri, ilahi konserlerini durdurun, bunlara Başbakan ve Bakanlar düzeyinde verilen desteği kesin...

Böylece, türban ya da sıkmabaşı dinsel ya da siyasal bir simge olarak kullanmadığınızı, sadece bir bireysel özgürlük uygulaması olarak gördüğünüzü kanıtlayın...


Sorun derhal çözülecektir.

_____________________________________________________________

Kaynak: http://www.kongar.org/aydinlanma/2008/608_Turbana_Cozum.php

7 Şubat 2008 Perşembe

Firefox ve eklentiler

NOT: Bu yazıyı yazmamdan kısa bir süre sonra Firefox 2.0.0.12 güncellemesi geldi. Aşağıda yazılan sorunların yeni sürümde devam edip etmediğine dair bilgim yok.

Kaybettiğim tam bir saati belki başkaları kazanır umuduyla:

Firefox/2.0.0.11 kullanıyorum. Olmazsa olmaz üç eklentim vardı:
-FoxyProxy 2.6.2
-PDF Download 1.0.1.0
-Media Pirate - The video downloader 2.3

Derken, güvenlik ve performans kaygılarıyla birkaç ekleme yapmaya karar verdim:
-Adblock Plus 0.7.5.3
-CookieSafe 2.0.6
-Flashblock 1.5.5
-NoScript 1.3.2

Aslında Flashblock 1.5.5'i Adblock Plus 0.7.5.3'ün yerine deneme amaçlı olarak kurdum ama konu bu değil. Konu, uzun zamandır mutlu mesut kullandığım üç eklentime kuma getirmeye kalktığımda ödediğim bedel. Firefox zaten CPU kullanımı konusunda sorunlu sayılabilecek bir programken, bu eklentileri kurduktan sonra, sekmeler arasında geçmek bile işkenceye dönüştü. Yaptığım kontrollü denemeler gösterdi ki benim sevgili üç eklentim, Adblock Plus 0.7.5.3 ve CookieSafe 2.0.6 ile pek iyi geçinemiyor.

Forum köşelerinde yaptığım aramalar şimdiye kadar bu konuda bana pek bir fayda sağlamamış durumda. Olur da bu iki eklentiden birini diğerleriyle barış içinde çalışmaya ikna edebilirsem nasıl başardığımı elbette anlatırım. Ama siz yine de bu ikisini diğerleriyle yanyana tutmamaya çalışın.

5 Şubat 2008 Salı

Türban bir-iki sene sonra ilköğretime iner mi?

İnmez. Şu sıralar çok sorulan o sorunun yanıtı bence bu. Çünkü o bir-iki sene zarfında olacak şey türbanın ilköğretime inmesi değil, inip inemeyeceğinin sorgulanmasıdır; ekmek zammı gibi.

Türkiye'de fırıncıların ekmeğe bir çırpıda zam yaptıkları görülmemiştir. Önce "ekmeğe zam" söylentisi çıkar; birkaç ay içinde bu söylenti öyle bir kulak dolgunluğu yaratır ki, neredeyse ekmek fiyatına yapılan zammı yetersiz bulma noktasına gelir halk.

Ekmek fiyatına zamda dönen bu dolap, Refah Partisi'nin yerel seçimlerde hem İstanbul'u hem de Ankara'yı alıp alamayacağına dair söylentilerde de döndürülmüştü, CHP'nin Meclis'e girmeme ihtimalinin korkunçluğunu anlatan e-mail zincirlerinde de. Hatta saf olduğuna inanmak istediğim bazıları AKP'nin ilk seçimde 550 milletvekili çıkarma potansiyelini köşe yazılarında sorgulamıştı, kulak dolgunluğu yaratma gayesi taşımadan elbette. Ve yine hatta, ve yine o köşe, MHP'nin de Meclis'e girmesi gerekliliğini usul usul işleyen yazıların ev sahipliğini yapmıştı.

Bugün ise, botokslu yüz ifadeleriyle, "Türban yakında ilköğretimde de serbest olur mu?" diye soruluyor. Olur olmaz konuşmamak lazım, ne diyeyim.

4 Şubat 2008 Pazartesi

Japon Yeni'yle İtalyan Lireti kardeş olsun!

Vay be. Bu günü de gördüm ya.. Hayatımda ilk defa bir fiyat teklifini Japon Yeni cinsinden aldım. Kafamda -artık hangi kritere göre bilmiyorum ama- üç-beş liralık fiyat biçtiğim aletin birim fiyatının "30 küsür Japon Yeni" olduğunu görünce küçük bir şaşkınlık yaşadım açıkçası. E, devre bileşenlerini avroyla, dolarla satın almaya alışmış bünye farkında olmadan bu iki birimi kullanıyor hesaplarında. Neyse ki şaşkınlığım kısa sürdü de internetten JY'nin fiyatına bakmayı akıl ettim. İşte nostalji de o zaman başladı!!

Döviz fiyat tablolarında, hayatımda hiç görüp dokunmadığım Kuveyt Dinarı ve Kanada Doları'nın bile 1 biriminin fiyatı yazılıyken, herşeyi yapabilme yetisine sahip caponların para biriminden ancak 100 tanesi o tabloda 1 satırlık yer almaya hak kazanabiliyordu. Nasıl olur da unuturum ben bu durumu!? Ben değil miydim JY'nin bu itilmiş, bu ezilmiş haline çocuk yaşımda üzülen?

Çok iyi hatırlıyorum, aynı üzüntü yollarından İtalyan Lireti için de geçmiştim çocukluğumda. (Aslında bu durumdan çocukluğumda hafif andon olduğum sonucu da çıkar ya neyse.) Onların para birimi de tıpkı caponlarınki gibi minicikti. 100 İtalyan Lireti bahse değerdi ama 99'unu kimse dikkate almazdı niyeyse. O zamanlar bunun sebebini paralarının değersiz olmasına bağlamıştım. Şu yaşa geldim, hala daha iyi bir fikrim yok. (Ki buradan da andonluğun kolay geçmediği çıkarımını yapabiliriz.)

Ah bir bilen çıksa da bir anlatsa... O gün gelmeden önce de İtalya ve Japonya'nın ileri gelenleri, yaşlıları falan elele tutuşup, iki para biriminin kader birliğinin kardeşlikten mütevellit olduğunu açıklasa... dünya ne güzel bir yer olurdu.