30 Kasım 2009 Pazartesi

Acaba nedir, nedir?

"Yerlere tüküren, düğünlerde gürültülü konvoylar oluşturan, parkta eziyet çeker gibi gezdirdikleri köpeklerinin dışkılarını zinhar toplamayan, arabalarında kornaları olan ve bunu kullanmaktan hiç çekinmeyen, arabalarında sinyal lambası bulunan ama bunu kullanmayı hiç düşünmeyen, kıyafetlerinde gösterişten hoşlanan, kendileri hakkında bu satırları yazdığımı görseler büyük olasılık benden nefret edecek kadar milliyetçi olan insanlar onlar."

İşin "acaba nedir?"i yukarıdaki halk tanımından geliyor. Sanki birden fazla halkı böyle tanımlamak mümkün.

Farkettim ki, Hırvat halkını da böyle tanımlasam hiç yalan söylememiş olurum. Olsa olsa haklarını biraz yemiş saymalıyım kendimi. Yemeyelim o zaman:

"İşlerini gayet iyi yapan, güleryüzlü, sohbet etmeyi seven, düzenli kentler kurabilen, çevreyle ve sistemin gerçekleriyle barışık, hayatı karmaşadan uzak yaşayan, hem bireye saygılı, hem de toplum haline gelmeyi başarmış, güzel insanlar da onlar."

Yazmak istediğimin yarısını yazabildim. Askere gitmeden önce kafa bu kadar net olabiliyor demek ki. Belki askerden dönünce düzeltmeye çalışırım yazdıklarımı.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Kurgu merakı

Leyleği havada gördüğüm bu senenin henüz geride kalan üç gününde yine yoldaydım. Bilmem kaçıncı kez ve bıkkınlıkla üzerinden geçilen yol ne kadar aydınlatırsa o kadar daha aydınlandım kendime dair: sevdiğim şey kurgudur benim.

Anlattığı hikayelerin en iyi ihtimalle %10'unun doğru olduğuna inandığım bir adamı, yalnızca ve özellikle o geriye kalan %90'lık kısım için merakla ve can kulağıyla dinliyorsam başka açıklaması yoktur herhalde bu işin. %10'lar çok mu sıradan, fazla mı beklendik acaba?