24 Mart 2008 Pazartesi

Son Durak: Tamamen Paylaşılmış Bir Pazar

Türkiye'de ta en başından beri olumlu bir siyaset ahlakı ve anlayışının geliştiğini söylemek zor. Fakat AKP'nin kusursuz biçimde örneklediği pervasız ve ucuz tarz, belki duymaktan bıktığımız bir kalıbı hatırlatacak ama, hem kimi tehlikeleri hiç olmadığı kadar yakınımıza getiriyor hem de daha önce darbelerle girilen ama kuvvetle sürüklendiğimiz halde bir türlü varamadığımız(!) son durağa giden yolu kıvrımlarından arındırıp iyice düzlüğe çeviriyor.

Türkiye'nin, kapitalizmin kurallarının doğal bir sonucu olan bu son durağa gidişinin önünde doğal refleks haline gelmeyi başarmış herhangi bir mekanizması hiç olmadı ne yazık ki. Darbelerle -olabilecek en sevimsiz biçimde- bastırılan öğrenci ve işçi hareketlerinin bu hedefi yakalama olasılığının yitimi, Türkiye'deki apolitikleşmenin sigortasıydı sanki. Apolitikleşen toplumda emperyalist odaklara karşı koymayı amaç edinme ihtimali olan tüm bireyler, tek başına kalmaya mahkum edildi. Bu tek başınalık, toplumda artık yabancılaşma olarak algılanmaya başlanmıştı bir süredir. İslamcı siyasetin coşkun ilerleyişindeki boşalma ve itiraf havası, biraz da "bu yabancılar"a karşı kazanılmış zaferin avatarıydı. İşte o İslamcı siyasetin günümüzdeki bayraktarı AKP'nin o yabancılara, kelimenin bugüne kadarki kullanımını kısıtlayacak biçimde, "elitist" yaftasını yapıştırması, toplamda bakıldığında ülkedeki anti-emperyalist kesimin kitleler önündeki "yabancı" görünümünü hiç olmadığı kadar kemikleştiriyor. O kadar ki, halk, holdinglere hükmeden, milyonlarca dolarlık para hareketlerini bir gecede gerçekleştirebilen, yolsuzluğu rutin prosedürler haline indirgeyen İslamcı siyaset aktörlerini değil, o yabancıları daha uzak görüyor kendine.

Bunun bir adım sonrası, sınıflar arası çatışmadır. Bu çatışma, darbe dönemlerindeki çatışmalardan daha derin zararlarla gelecektir. Belki ve umalım ki hiç kan dökülmeyecek; ama halk kesimleri arasındaki iletişimsizlik, kesimler arasında koşulsuz itirazı ve dolayısıyla bir bütün olarak halkın ortak çıkarlarının da reddini beraberinde getirecek.

Bu anlamda AKP dönemini bir sivil darbe olarak görmek çok da yanlış olmasa gerek. Ama bu darbenin askerlere veya elitlere karşı yapıldığını ya da diğer darbelerin öcü olduğunu iddia etmek saflık olur. Biryerlerde bir darbe olacaksa, bunu Amerika yapar!