13 Ağustos 2008 Çarşamba

Bulut Aras for teh win!

Türkan Şoray ve Bulut Aras'ın "Sultan" isimli filmini hatırlar mısınız? Hani Şener Şen'in Türkan Şoray'ın arkasından "Tultan Hanım, Tultan Hanım" diye yana yakıla koşturduğu şu film...

Tersanelerdeki "iş cinayetleri", benzerlik ve derin farklılıklarıyla bu filmi aklıma getiriverdi. Nasıl getirmesin ki?

Mesela, filmde Bulut Aras'ın oynadığı Kemal'in bıyıklarıyla, Bakan Faruk Çelik'in bıyıkları aynı değil mi Allah aşkına? Peki ya Kemal'in babası -ki mahallenin muhtarı oluyor kendileri- "adeta mahalleyi satmakla yükümlü" hareket etmiyor muydu? Sonra.. Bakan Çelik'in de Kemal'in de yürüyüşleri, edaları, aynı vurdumduymaz görüntüde değil mi?

Bakın işin rengi işte tam da bu vurdumduymazlık noktasında dönüveriyor ve farklılıklar başlıyor.

Kemal, tam da arabesk bir çapkın. Kelebek gibi; bir o kızda bir bunda. Ama iş ne zaman ki ciddiye biniyor, ne zaman ki babasının çıkarları mahallelinin yaşam alanıyla kesişiyor, işte o zaman babasının reddettiği sorumlulukları bir ceket gibi üstüne giyinmeyi biliyor.

Bakan Çelik'in Kemal'e benzerliği ise bıyıkta kalıyor. Değil başbakanın reddettiği sorumlulukları, görevi dolayısıyla bizzat kendi üstünde bulunan sorumlulukları da görmezden geliyor ya, cânım güzelliği yerle bir ediyor.

O koltukta Faruk Çelik değil, Kemal otursaydı, işçilerini bir çuval kumdan daha kıymetsiz gören sülükler, açtıkları yaradan kopmak zorunda kalmaz mıydı? En azından Kemal eline bıçağı alıp sülüğü etten söküp atmaz mıydı? Sökmeye gücü yetmese kendisi ceketini alıp çekip gitmez miydi?

Evet, Faruk Çelik böylesi bir cinayet serisinin böylesi bir son halkasından sonra dahi bıçağı eline alıp da sülüklerin peşine düşmeyi düşünmüyor. Haydi gücü yetmiyor diyelim. O zaman bir zahmet ceketini atıp da omzuna istifa edecek kadar Bulut Aras olsun.

Ve o koltuğa Bulut Aras otursun: Bulut Aras for teh win!

Ek: Vay anasını, Bakan bu blogu okuyor galiba?! Yazı yayınlandıktan saatler sonra çıkan bir haber burada.

Zaten "geçen gece telefon çaldı, arayan Bakan'dı".

2 yorum:

eren dedi ki...

Basligin ozellikle hatali oldugunu sanmiyorum. Sanirim bir "typo" var.

Deniz dedi ki...

Aslina bakarsan sozde kampanyamin ciddiyetsizligine paralel olarak, "for the win" kalibinin pejmürde halini kullanmayi tercih ettim. Bu nedenle kapanis bolumunde de ayni haliyle kullanildi bu kalip.

Daha fazla bilgi icin: http://www.urbandictionary.com/define.php?term=4tw